KIYI KUMULLARINA ÜNİVERSİTE YAPMAK

http://www.haberanaliz.net/detay.asp?hid=43029

 

Bu yazımızda Kilyos kıyı kumulları üzerine Boğaziçi Üniversitesi’nin yaptığı Sarıtepe kampusunu inceleyeceğiz.

Önce Kilyos kumulunun neden önemli bir kıyı kumulu olduğunu belirterek yazımıza başlayalım. Kilyos kumuluna 3 inceleme gezimiz oldu. Birincisi 13 ve 18 Temmuz 1987’da Avrupa Konseyi projesinde Fransız Prof. Dr. Jean-Marie GEHU ile yaptığımız gezi. İkincisi 12 Ağustos 1991’de TRT 2’de Puna Endem’in sunduğu Çevre Programı için Kilyos ve Kasatura kumullarında Nalan Erdemli, Şebnem Dörter, Erdinç Tunç, Yavuz Üçüncü, Erdal Çevrim ve Tahsin Ömeroğlu’ndan oluşan ekiple yaptığımız video çekim gezisi. Üçüncüsü 29 Haziran 2002’da Atlas Dergisi’nden Ali İhsan Gökçen, Önder Erdem ve Sami Aksoğan ile yaptığımız gezi…

Bu gezilerin ilkinde amacımız Kilyos kumulunun bitki örtüsünü (vejetasyon) araştırmaktı. Kilyos kumulunda 4 bitki topluluğu (asosyasyon) tespit ettik, bunlardan 2’si endemik yani Türkiye’ye özgü bitki topluluklarıydı. Bunlar Otantho-Leymetum sabulosi Géhu & Uslu 1989 ve Stachyo subcrenatae-Centaureetum kileae Géhu & Uslu 1989. Bu bitki örtüsü araştırması esnasında Kilyos kumulunda 33 bitki türü tespit ettik. Bunlardan 2’si endemik yani Türkiye’ye özgü türlerdi. Bunlar; Centaurea kilaea (Kilyos Peygamber Çiçeği) ve Asperula littoralis (Sahil Asperulası).

Kilyos, sahip olduğu ekolojik şartlar nedeniyle birçok ilginç bitkiyi barındırıyor ve bunlara adını veriyor. Kilyos adı Yunancada kum anlamına gelen `kilya` sözcüğünden türemiştir ve birçok bitkiye Kilyos adını vermiştir. Bunlardan Centaurea kilaea (Kilyos Peygamber Çiçeği), Jurinea kilaea (Kilyos Moru) çalışmalarımız esnasında tespit ettiğimiz türler...

Kilyos’taki Sarıtepe kampus alanı 1985 yılında Maliye Bakanlığı tarafından Boğaziçi Üniversitesi’ne tahsis edildi ve 1991 yılında kampus alanında Biyomedikal Enstitüsü kompleksi ile inşaatlar başladı. 1995 yılında YADYOK binası, 2002 yılında. Kuzey Yurt binası, 2004 yılında Güney Yurt binası yapıldı. Bu inşaatların dışında lojmanlar ve kıyıya en yakın alanda da Sosyal Tesis yapıldı. Deniz kenarında da Burç plajı tesis edildi.

Türkiye’nin önemli kıyı kumullarının korunması konusunda 1989 ve 1990 yılındaki yayınlarımız, TRT 2’ye yoğun ısrarlarımızla yaptığımız başvurulardan sonra 1991 yılında çekilen televizyon belgeseli, 16 Eylül 1994’te Gebze’de TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’nde verdiğimiz seminer ve 15 Ocak 1996’da Ankara Alman Kültür Merkezi’nde verdiğimiz konferans da Kilyos kıyı kumulunu kurtarmaya yetmedi.

2002 yılında yaptığımız inceleme gezisinde güvenlik elemanları bizi önce kampusa sokmak istemedi. Ardından kendimizi tanıtmamız üzerine fotoğraf makinesi sokmamak kaydıyla ve yanımızda güvenlik görevlisinin refakatinde içeri alındık. Yaptığımız incelemede daha önce tespit ettiğimiz 4 bitki topluluğunun da artık alanda olmadığını gördük. Alan, binalarla doldurulmuş, kıyı kesimi plaj yapılmış ve kalan kumul alanı da ağaçlandırılmıştı. Böylece Kilyos kumullarında artık korunacak hiçbir şey kalmamıştı. Alandan ayrılırken Boğaziçi Üniversitesi rektör yardımcısını gördüm ve yanına gidip “sizi kutlarım, bu alandaki tüm doğal değerleri temizlemişsiniz” dedim. Hemen sonrasında Atlas dergisinde “Atlas Raporu 113. Kilyos’un kumul bitkileri. İstanbul yine kaybetti” yazısı çıktı. 8 Temmuz 2002’de bu konuda “Düzeltme ve kutlama” başlıklı yazımız Türkiye Florası Yahoo grubunda çıktı. Ancak 28 Temmuz 2002’da Korhan Gümüş Radikal Gazetesi’ndeki “Üniversiteler kimi temsil ediyor” başlıklı yazısına Doğal Hayatı Koruma Derneği’nin bir yayınını kaynak gösterdi. Gümüş’ün kaynak aldığı DHKD’ye göre “Kilyos Türkiye’nin önemli bitki alanlarından biri ve nadir kumul bitki örtüsüne sahip…” Gümüş’ün yazısı esas alındığında bizlerin kıyı kumulları konusundaki yayın ve diğer faaliyetlerimiz görmezden gelinmekte…

8 Temmuz 2002’de Hürriyet Gazetesi’nde Ayşe Arman üniversitenin Burç plajı için  “Rio’dayız sanki” iltifatlarında bulundu. Arman’a “gözlerindeki pembe gözlüklerini çıkararak kıyıya bakmasını” tavsiye eden bir cevap yazdık.

Üniversite adı Latince “universe” yani evren kelimesinden geliyor. Yani evrensel bilgilerin öğretildiği yerler olan üniversitelerin topluma her konuda örnek olması gerekiyor. Ancak Boğaziçi Üniversitesi 1987 yılında incelemesini yaptığımız, 1989 yılında da yayınladığımız yayında “doğal rezerv” olarak tespit ettiğimiz bu alanın doğal değerlerini yok ederek topluma kötü örnek oldu. Bu yok ediş sürecine kadar geçen sürede ise Çevre Bakanlığı bu alanı ısrarla korumadı.

Yüzyıllarca eko turizmde, doğa ile ilgili üniversite ve hatta diğer okul öğrencilerinin eğitiminde kullanabileceğimiz doğal rezerv niteliğindeki bir alan Maliye Bakanlığı ve Boğaziçi Üniversitesi işbirliği sonucu yok edildi. Keşke mümkün olsa da Kilyos’un eski doğal değerlerini bir levhaya yazılıp Kilyos sahillerinde görünür bir yere konulabilseydi.

1989 yılındaki yayınımızda Fransız Prof. Dr. Jean-Marie Géhu Kilyos kumulları dâhil K.B. Anadolu’da bulduğumuz 9 önemli kıyı alanı için şunları yazmıştı : “Bugün çok büyük ve modern bir ülke haline gelen Türkiye, uluslar arası değerdeki zengin biyolojik varlığının korunması için bu temel alanları modern bir şekilde korumayı bilerek menfaatlerini en açık bir şekilde sonuna kadar koruyacak ve bundan gurur duyacaktır”.

2009 Türkiye’sinin acaba kıyılarının doğasının korunması konusunda gurur duyabileceği bir alan var mı? Siz ne dersiniz?

 

 

 

Prof. Dr. Turhan USLU

turhanuslu@turhanuslu.net

6 Mayıs 2009 - 6:59:17 PM - Bugün
Ekleyen editör: Prof. Dr. Turhan USLU