ÇAĞDAŞ BİR ÜLKE : TÜRKİYE

Prof. Dr. Turhan USLU
turhanuslu@turhanuslu.net

 

Kıyı kumullarının önemli olmasının en temel nedenlerinden birisi de oluşum şekli ve bunun asırlarca sürmesidir. Kıyı kumullarındaki kumların 5 temel kaynağı vardır.

  • Su erozyonu ile toprakların akarsulara ve bu yol ile de denizlere ulaşmasıdır. Denize ulaşan topraklardaki kil ve silt (mil) çok ince taneli oldukları için denizde dağılırlar. Toprağın bünyesindeki kumlar ise iri taneli ve ağır oldukları için nehir ağızlarındaki denizlerde çökerek birikirler. Kaynaklardan en önemlisi bu kumlardır.
  • Deniz tabanındaki kumlar
  • Erozyon (aşındırma) ile kıyı kayalık ve uçurumlarından alınan kumlu malzemeler.
  • Erozyon ile kıyı gerisindeki kum tepelerinden alınan kumlar.
  • İç kısımlardaki kumullardan rüzgarla gelen kumlar.

      Yukarıdaki kaynaklardan gelen kumlar kıyılarda birikerek kumulları oluştururlar.

Paleocoğrafya araştırmalarına baktığımızda ;

  • İçel’de deniz kenarındaki Tarsus’un 10.000 yıllık bir süreç sonucunda Seyhan nehri ve Tarsus çayının getirdiği materyallerle doldurulduğunu ve bugünkü kıyıların şekillendiğini görüyoruz.
  • Antalya-Muğla ve aynı zamanda Ege ile Akdeniz bölgelerini ayıran sınır olan Eşen çayı ağzındaki Eşen körfezinin 6.000 yıllık bir süreç sonunda dolması ile bugünkü kıyıların şekillendiğini görüyoruz.
  • Aydın’da deniz kenarındaki Söke’deki eski Latmos körfezinin Büyük Menderes nehrinin 2.500 yıllık bir süreç içinde körfezi doldurduğunu ve bugünkü kıyıların şekillendiğini görüyoruz.
  • Çanakkale’de deniz kenarındaki Truva’nın  K. Menderes çayınca 6.000 yıllık bir süreç içinde doldurulduğunu ve bugünkü kıyıların şekillendiğini görüyoruz.
  • İzmir’de deniz kenarındaki Selçuk’un Küçük Menderes nehrince 2.700 yıllık bir süreç içinde doldurulduğunu ve bugünkü kıyıların şekillendiğini görüyoruz.

Kumulların bulunduğu kıyıların oluşum süreçlerinin bu kadar eski olması ve aynı şekilde bu kıyılardaki kumulların da oluşumlarının buna bağlı olarak çok eskilere gitmesi kıyı kumullarını son derece önemli kılmaktadır.

Kıyı kumullarındaki bitki türleri ve bitki topluluklarının oluşum ve gelişim süreçleri için de yine çok uzun bir zaman gerekiyor. BU kumullardaki bitki türleri ve bitki topluluklarının da birçoğunun endemik dediğimiz yani dünyada sadece Türkiye kumullarında bulunmaları da kumullara önem kazandıran başka bir nedendir.

Tüm bu bilgilerden yoksun Karayolları Genel Müdürlüğünün Samsun-Artvin arasındaki çift yolun yapılmasının öncesinde ve yapım sırasında ikazlara aldırmaması da çok önemli bir konudur. Şimdi öğrendiğimize göre Karayolları Genel Müdürlüğü Samsun-Sinop arasında çift yol projesini yapmış. Bu durumda bu alandaki kıyı kumullarının sonu acaba 9 büyük kumulun çift yoldan etkilenmesi gibi mi olacak?

1987’de araştırıp 1989 yılında yayınladığımız Kuzeybatı Anadolu kıyılarının bitki örtüsüne ait Avrupa Konseyi projesi sonucunda bu kıyılarda bulduğumuz 9 önemli alan için dünyanın 1 numaralı kıyı bitki örtüsü uzmanı Fransız Profesör Jean-Marie GEHU şöyle yazmıştı ; “Bugün çok büyük ve çağdaş bir ülke haline gelen Türkiye, uluslar arası değerdeki zengin biyolojik varlığının korunması için bu temel alanları modern bir şekilde korumayı bilmek suretiyle menfaatlerini en açık bir şekilde sonuna kadar koruyacak ve bundan gurur duyacaktır”.

Ancak bu 9 alanın en önemlilerinden biri olan Kilyos kıyı kumulunu Türkiye’nin güzide bilim yuvalarından biri olan Boğaziçi Üniversitesi’nin kampus yaparak yok etmesi karşısında insan ister istemez “acaba Türkiye çağdaş bir ülke oldu mu” sorusunu kendisini sormakta.

Türkiye çağdaş bir ülke olsaydı, bu kadar önemli doğal alanlarını ve tüm dünyaya ait bu doğal miraslarını hiçbir itiraz ve direnç görmeden bu kadar kolay yağmalayabilir miydi?